Aile içinde benden biz e yolculuk serisi (2/4) Birlikte Yarışmak mı Kendimizi Yarıştırmak mı?

"Ben" demeyi bırakıp "BİZ" demeye başladığımız noktada aile de toplum da gerçek anlamda birliğe kavuşur.

4 dakikalık okuma
Aile içinde benden biz e yolculuk serisi (2/4) Birlikte Yarışmak mı Kendimizi Yarıştırmak mı?
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

Hayır işlerinde yarışınız!..." (Bakara, 148)
Onlar hayırda birbirleriyle yarışırlar..."(Âl-i İmrân, 114)

Bizler bir olmak için yarışıyoruz.

Anne ve babanın devamlı olarak kendini dikkatle takip etmesi gereken şey, davranışının nefsinden gelip gelmediğidir. Bütün mesele nefsi yarıştırmak değil, nefsi ıslah etmektir. "Ben" demeyi bırakıp "BİZ" demeye başladığımız noktada aile de toplum da gerçek anlamda birliğe kavuşur. Bir yolcunun deyişiyle: "nefsini yarıştıranlar başkalarıyla yarışıyor, nefsini ıslah edenler birbirine sarılıyor."

"Nefsi yarıştırmak" ne demek peki? Aile içinde sürekli olarak "BEN HAKLIYIM", "BENİM DEDİĞİM OLSUN", "BEN DAHA İYİ BİLİRİM" cümleleri, nefsin dilidir. Ebeveyn olarak çocuğunuzla tartışırken, "Ben senin baban/annenim, benim sözümden çıkmayacaksın" dediğimizde aslında nefsimizi yarıştırıyoruz. Otorite kurma adına ilişkiyi zedelemiş oluyoruz. Veya "Sözümü dinlemediğin için sana iki gün oyun yok." dediğimiz de devamlı olarak bir yere vurgu yapıyoruz. Çocukların göremediği bir yere vurgu yapıyoruz. Bu vurgulanan yeri es geçeceğim. Bunun yerine bizler ebeveyn olarak önce bir düşünelim. Önce gencin bu davranışının nedenine bakalım. Tepkisel bir yerden yaklaşıp: "Sen niye hep aynı hatayı yapıyorsun!! Ben sana derslerine bak dememiş miydim!! Sen ise hep aynı yerdesin!! Sorumluluk alıp dersleri dinlemelisin!! Yoksa sen dinlemiyor musun!!

Tüm bu cümleler nasihat eden nutuk çeken birisinin sözleri. Biz gençlerin en sevmediği türden cümleler de bu tarz konuşmalardır. Bu iletişime o kadar bayılırız ki sonunda gidip odamız da yalnız başımıza vakit geçiririz. Evet doğru duydun. Biz gençlerin yatak odasında yalnız başına takılmaktan zevk aldığımızı zannedebilirsin ama yetişkinliğe gelince ıstırap duyacağım. Dolayısıyla beni sıkıştırdığın bu döngüden çıkamamanın ceremesini ileri de yanlış kararlar karşısında olan duruşumla bir kez daha yapacağım. Ve iki üç dört derken silikleşen bir silüet karşısında yüzüme bakıp gülebileceksin.

Az önce bir gencin cümlelerini okudun. Bir gencin baktığı bu perspektifi görünce sen de üzüldün biliyorum ama işler böyle yürüyor. Tepkiselleşen yüzümüz ekşidikçe, o ilişkinin tadı da yenmez oluyor.

  • Nefsi ıslah etmeye dair bir alternatif olarak: "Bu durumda ikimiz de haklı taraflar görebiliriz. Sen nasıl hissediyorsun, bir anlat bakalım. Ben de kendi kaygılarımı sana açıklayayım. Birlikte bir çözüm bulalım." diyebilmek belki de "ben"den "biz"e geçişin somut halidir.

Veya

  • Hislerini anlatırken 'üzgünüm, iyi hissetmiyorum, mutsuzum' gibi ifadeler ipucu ifadelerdir. “Mutsuz olduğunu ve içinin sıkıldığını biliyorum. Sana yardım edeceğim.” Dediğimiz de olumlu sınırları da belirtmiş oluruz.

Kopukluklar yaşadıkça ruhlarımız da üşüyor. Bizleri örten ise, görünen zahir hediyeler değil; bizi ötelerin ötesine kavuşturacak olan sözler, bakışlar, dinleyişlerdir…

Ebeveynler olarak işitmek istediğimizi mi duymak istiyoruz; yoksa bu bana ne söylüyor? Bunun bana anlattıkları neler? Bana dair yaşama dair ne anlatıyor bu olaylar? Şeklinde daha hareket içeren, bizi ileriye taşıyacak bir gözlüğü mü takıyoruz…

Bugün beklenilenleri duymaya alıştığımız doğrudur. Bu eski yapıları duymaktan biz de yorulmadık mı? Şu olursa bunu yapalım, bu böyleyse şöyle yapalım gibi ezbere cümlelerin her birimizin sorunlarına yardımcı olmak yerine daha da anlaşılmaz hale getirdiğini fark edemiyor muyuz?

Unutmayalım ki şu dünya güzel gençlerle ve insanlarla dolu. Ve baktığımız bu yere bir dua ile yaklaşalım. Yaklaşalım ki bakışımızı değiştiren bu gözlük ile, gençlere bakıp selam ile sarılabilelim. O gençler ki baktığımız da “Allah’ım bana öyle bir dost ver ki o bana kendi nefsimden daha sevgili olsun.” Diyerek ruhumuza ümit elbiselerini (libaslarını) giyelim biiznillah. Onları dinledikçe, ruhlarındaki haykırışları göreceğiz. Onların o coşkulu ilhamlarından bizler de öğreneceğiz. Bu noktada bizi sınamalarına izin verdikçe bizlerin dirayeti artıyor, onların da heyecanları ikileşerek cesareti vücut buluyor. Bu hususta dinlemek, özüne güvenmesine imkân tanıyor. Onu tanıdıkça da ruhunu hissettirecek libaslarına sarılıyor insan. Bu yüzden anlamaya çalışın. Ve sadece dinleyin. Nasıl daha iyi dinleyebilirimin yollarını arayalım.

Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de panik olmakla ilgili. Ebeveynler çoğu zaman panik hâlinde hareket edebiliyor. Oysa panik, korku (havf) damarını körükleyerek istemediğimiz davranışlara sebep oluyor. Böylece ebeveynler ve gençler küçük bir sıkıntıdan kaçarken ilişkilerini daha büyük bir tehlikenin içine atabiliyor atabiliyorlar.

  • 17 yaşındaki kızınız eve geldiğinde gözleri kızarmış, ağlamış olduğu belli. "Ne oldu?" diye sorduğunuzda "En yakın arkadaşım bana ihanet etti, artık ona güvenemem" diyor. Ebeveynin ilk tepkisi: "Boş ver, zaten o kız hiç hoşuma gitmiyordu. Sen ders çalışmaya odaklan, arkadaşlık işleri geçer" şeklinde olabiliyor. Oysa bu tepki, kızın duygusal dünyasını önemsiz göstererek onu yalnız bırakır. Bundan sonra benzer sorunları sizinle paylaşmak istemeyebilir.

 Paniklemek yerine, çocuğunuza “Çok üzülmüş görünüyorsun. Bu durumda nasıl hissediyorsun? İstersen biraz anlat, ben seni dinliyorum” diye yaklaşmak ona çok daha fazla destek sağlar. Bu yaklaşım, çocuğunuza ihtiyaç duyduğu anda yanında olduğunuzu ve onu gerçekten gördüğünüzü hissettirir.

Aksi halde çocuk, odasına çekilip kulaklıklarını takar, ailesine veya ebeveynine öfke ve hakaretle yaklaşabilir. Zamanla bağımlılık yapıcı içeriklere özendirilen, bohem bir havanın içine sürüklenen ve ümitsizliğini körükleyen bir müzikal girdaba kapılabilir. Bu girdapta yapmak istediklerini yapamamanın sıkışmışlığıyla bir döngünün içinde hapsolur. Kendi zamanını kurup keşfetmek yerine, zamanın içine sıkışıp kaldığı bir paradoksun ağırlığını yaşamaya başlar. Aşağıda gördüğün bu kum saati metaforu durumu özetliyor.

Etiketler
Paylaş